İşçi ve işveren zorunlu 'arabulucu’ya nasıl bakıyor?

İşçi ve işveren zorunlu 'arabulucu’ya nasıl bakıyor?

Hafta başında ÖZ İPLİK-İŞ Sendikası'nın ev sahipliğinde düzenlenen çok farklı bir eğitimde konuşmacı idim. Belki de ilk defa çalışma hayatında bir etkinlikte hem işçiler, işçi sendikası yöneticileri ve hem de işverenler ve işyerlerinin insan kaynakları (İK) yöneticileri tarafından aynı ortamda anlatıldı, tartışıldı ve kafalardaki sorulara cevaplar arandı.

Resul Kurt
 
İşçi ve işvereni yakından ilgilendiren “İş Mahkemeleri Kanunu ve Zorunlu Arabuluculuk” konusu tüm yönleriyle ve detaylı olarak ele alındı.
 
Çalışan kesimin yasanın uygulanmasıyla ilgili işverenlerin yasayı genelde olumlu bulduğunu belirtmeliyim. İşçilerin ise başta zaman aşımı süresinin 10 yıldan beş yıla düşürülmesi olmak üzere, arabulucu kararlarının icraya konulmasında alınacak harç oranının yüksek olacağı, arabulucuların adil davranmaları konusunda tereddütlerinin olduğu, işçinin daha erken parasını almak için fedakarlık yaparak bazı haklarından feragat edeceği, arabulucuların işçiyi anlaşmazlık durumunda kendi avukatlık ofislerine yönlendirebileceği ve yasayla işçilerin hak arayışlarında mağdur edilecekleri konularında endişelerini aktardılar. Bazı işçi kardeşlerimizin ise yasayı okuduklarını ve olumlu yönde değerlendirdiklerini ifade ettiklerini belirtmeliyim.


Esasen 67 yıldır uygulanan eski İş Mahkemeleri Kanunu’nun günümüz şartlarına ve çalışma ilişkilerine cevap vermediği konusunda neredeyse herkesin hemfikir olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak yeni yapılan düzenlemelerin her zaman bazı tedirginlere neden olabileceğini de kabul etmek lazım. Yasada genel olarak işçi ve işverenin uzlaşması ve anlaşabilmesine imkan tanıyacak, işletmelerde iş barışını koruyacak düzenlemeler olduğunu dikkate almak gerekiyor.

Zaman içerisinde işçi kardeşlerimizin, emekçilerimizin uygulamalar netleştikçe, hakkını daha erken ve adil bir şekilde almaları sağlandıkça yasaya bakışlarının da değişeceğini söylemeliyim.
***
Sendikalı işletmeye pozitif ayrımcılık şart!
Birkaç yıl önce ÖZ İPLİK-İŞ Sendikası’nın gündeme getirdiği ve oldukça ses getiren “Beyaz Bayrak” konusunu Genel Başkan Murat İnanç ile görüşme fırsatımız oldu. Aslında benim de birkaç kez dile getirdiğim sendikalı işyerlerine vergi ve sigorta primi avantajı sağlanması yönündeki görüşlerimizin benzerliği konuyu yeniden gündeme taşımayı zorunlu kıldı.
Herkesin bildiği bir gerçek var; sendikalı işyerlerinde kayıtdışı, elden para verme, sigortasız ve mevzuata aykırı işçi çalıştırma olmaz. Bir yerde sendika o işletmede yasaların uygulanmasının ve yasalara uygun işçi çalıştırılmasının da teminatıdır.
 
Ülkemizde işçilerimizi temsil eden başta Türk-İş, Hak-İş ve DİSK, işverenleri de temsil eden TİSK olmak üzere çok sayıda sendika, federasyon ve konfederasyon var. İşçilerimiz örgütlü oldukları işyerlerinde daha güvenceli çalışma hakkına kavuşuyor. Ancak, sendikalı işyerlerinin, diğer işyerleriyle rekabet etmekte zorlandıklarını görüyoruz. Devletin de, sendikalı işletmelerin ayakta kalabilmesi için bir yerde fedakarlık yapması gerekiyor. Örneğin, sendikal örgütlenmenin ve toplu sözleşmenin yapıldığı işyerlerinde SGK primleri işveren payından yüzde 5, aynı şekilde bu işyerlerindeki işçilerin gelir vergisinden de yüzde 5 indirim yapılabilir.
 
ÖZ İPLİK-İŞ, sendikalı çalışmanın ve sendikalı işletmelerin özendirilmesi, iş barışına, iş sağlığı ve güvenliğine yönelik pozitif katkı sağlanması amacıyla geliştirdiği Beyaz Bayrak projesinde, bu kapsamda “Beyaz Bayrak” kriterlerini sağlayan işyerlerinde; işçi ücreti üzerindeki yüklerin düşürülmesi, vergi ve sigorta primi desteği verilmesini öneriyor. “Beyaz Bayrak”lı işletmede çalışan işçi korkmadan sendikaya üye olabilecek. Yasalara, hukuka uygun, çevre dostu ortamda çalışabilecek.

İşverenler de, vergi ve sigorta prim teşvikleri ile rekabet avantajı elde edecekler. Bu yönde bir mevzuat değişikliği yapılması Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta dile getirdiği yatırım artışı ve ekonomik kalkınmanın da anahtarı olacaktır.
****
“Beyaz Bayrak” kriterleri ne olacak?
- Kayıt dışı, kaçak, çocuk işçi çalıştırmayan, 
- Vergisini düzenli ödeyen,
- Çevreyi ve doğayı koruma bilincini taşıyan,
- Sürdürülebilirlik politikaları bulunan,
- İş Sağlığı ve Güvenliği’ konusunda sorumluluklarını yerine getiren,
- Kadınlara, gençlere, engellilere, tüm dezavantajlı gruplara öncelik tanıyan,
- Mobbingi önlemeye yönelik tedbirler alan,
- İşçilerinin hak ve hürriyetlerini saygı göstermenin ve desteklemenin en belirgin ölçütü olan sendikalı işletmeleri temsil edecek.
****
“Beyaz Bayrak” taraflara ne getirecek?
- Beyaz Bayrak uygulaması o işyeriyle ilgili birçok olumlu noktanın zihinlerde oluşmasına imkan verecek.
- Kayıt dışılığın gayri avantajları, yerini kayıtlı çalışmanın avantajlarına terk edecektir. 
- Bir yandan “Beyaz Bayraklı işletmelere pozitif ayrımcılık sağlanırken, diğer yandan da emeği sömüren-devletten vergi kaçıran işletmeler üzerinde bir baskı mekanizması oluşacaktır. 

***
“Beyaz Bayrak” uygulamasının devlete katkısı
Beyaz Bayraklı işletmeler; kamu denetim elemanlarının (Vergi Müfettişi-İş Müfettişi-SGK Müfettişi) üzerindeki yükü hafifleterek ilgili kişilerin çalışmalarının daha önce denetleme fırsatı olmamış diğer alanlara yönelmelerini sağlayarak ekonomiye ilave katkıda bulunacaktır.

Kaynak: Dünya
Yayımlanma Tarihi: 8 Aralık 2017 Cuma