Hastanede çalışan üyelerimizden eylem: 'Bu kölelik sistemine son verilsin'

Hastanede çalışan üyelerimizden eylem: 'Bu kölelik sistemine son verilsin'

Sendikamıza üye oldukları gerekçesiyle Azık Gusto yöneticileri tarafından işten çıkartılan üyemiz işçilerle birlikte Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdik. Sendikamızın düzenlediği basın açıklamasına TTB, SES, Birlik ve Dayanışma Sendikası, HEP-SEN, Öz Sağlık İş Sendikası, UİD-DER, Umut-Sen, DGD-SEN ve çeşitli sivil toplum kuruluşları destek verdi.

Basın açıklamasında konuşan Örgütlenme Dairesi Başkanımız Göksel Şengün tüm yetkililere ulaşıldığını belirterek, kimsenin sorumluluk almadığını, yetkisi olmayan yetkililerin işgal ettikleri koltukları bırakması gerektiğini söyledi. Şengün, "Bu hastanelerin başhekimleri bize gelmeyin, şirketin işçisinden biz sorumlu değiliz diyor. Size gelmeyeceksek kime gideceğiz? diyerek tepkisini dile getirdi. Taleplerimiz dayanağını Anayasa ve kanunlardan alıyor diyen Şengün, Kim bu şirketin sahipleri, neden kimse bu hukuk tanımaz Azık Gusto şirketine dokunamıyor, arkasında kimler var?" sorularının peşini bırakmayacaklarını belirtti.

Basın açıklamasını işten çıkarılan işçiler adına üyemiz Öznur Gökçe okudu. Basın Açıklaması şu şekilde:

'Sendikalı bir şekilde işimize geri döneceğiz'

"Bizler Öz Gıda iş Sendikası’na üye olduğumuz için işte çıkartılan işçileriz. 28 Şubat günü bize işimize son verildiği söylendi. Bir kısmımız sendikadan istifa etmemiz şartıyla işe geri alındık. İşe geri dönmek için 3 kadın işçi olarak bizim mücadelemiz devam etmektedir. Sendikadan istifa etmeyi kabul etmedik, etmeyeceğiz. Biz Anayasal hakkımızı kullandık. Sendikalı bir şekilde işimize geri döneceğiz.

Hastanede Azık Gusto adlı şirketin proje müdürü olarak görev yapan kişiler tarafından işten çıkartıldığımız bildirildi. Gerekçe olarak ihale süresinin bittiği yeni dönemde şirketin bizimle çalışılmak istenmediği söylendi. Ancak durum söylenenden farklıdır, bu bir bahane ve yalandır. Çıkarılan herkes sendika üyesidir. Sendikadan istifa etmesi şartıyla görevine devam edenler olması da durumun gerçek nedenini açığa çıkartmaktadır. Her birimiz en az 7 yıldır bu hastanelerde alın teri döküyoruz. Farklı isimlerle kurulan şirketler gelip geçiyor. Ancak isimler değişse de şirketlerin sahipleri değişmiyor. Bu zamana kadar hiçbir yüz kızartıcı suçu olmayan, tecrübeli işçileriz. İşimizi hakkını vererek, severek yapıyoruz. 7 yıldır bizimle çalışmak konusunda bir sıkıntısı olmayan şirketin patronları sendika yetkiyi alıp, biz temsilci olunca mı bizimle çalışmak istemedi? Neden işimize son veren proje müdürleri kararın üstten geldiğini, çok şaşırdıklarını, zor durumda kaldıklarını söylediler? Sendika nedeniyle baskı yapılırken bizler karşı çıktık. Whatsapp üzerinden kimlerin üye olduğu tek tek soruldu, tüm kanıtlar elimizde. Buna karşı çıktığımız, sendika temsilcisi olduğumuz için arkadaşlarımıza bizim üzerimizden göz dağı verilmek isteniyor, sendikadan istifa etmezlerse sonlarının bizim gibi olacağı söyleniyor. Hala içerde üye olan arkadaşlarımız üzerinde baskı kurarak, sendikadan istifa ettirmeye çalışan, işiyle tehdit eden, Anayasal haklara saygı duymayan, kanunlara aykırı davranarak suç işleyen kişiler var. Buna sessiz kalmayacağız! 

'Bir an önce bu keyfi sisteme, bu kölelik sistemine son verilsin'

Yetki belgemiz 1 Aralık 2022 tarihinde sendikamızın genel merkezine ulaşmıştır. İşveren tarafından itiraz süreci kaçırılmış ve hiçbir görüşmeye gelinmemiştir. Hastanelerde bulunan grev yasağı nedeniyle süreç doğrudan Yüksek Hakem Kurulu’na taşınmıştır. Yüksek Hakem Kurulu tarafından sözleşmenin yapılması beklenmektedir. Karşımızda sendikal anlamda hiçbir bilgisi olmayan ancak zor gücüyle işçileri yıldırmaya çalışan bir işveren bulunmaktadır. Ancak işveren ne yaparsa yapsın durum değişmeyecek. Öz Gıda İş Sendikası Azık Gusto şirketinde yetkili sendika olarak varlığını sürdürmeye devam edecek, Yüksek Hakem Kurulu’nun yaptığı sözleşme uygulanacaktır.

Karşımızda şirketin keyfiliğine, hukuk tanımazlığına, anayasaya aykırı hareketlerine müdahale edemeyen bir kamu otoritesi vardır. Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi, Beykoz Devlet Hastanesi başhekimleri durumdan haberdar edilmiştir. Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi yönetimi de konudan haberdardır. İl Sağlık Müdürlüğü’nün ilgili Kamu Hastaneleri Başkanı ve yardımcıları da bilgilendirilmiştir. Ne yazık ki bu görüşmeler sonuçsuz kalmıştır. Yıllardır hastanenin yemekhanesinde alın teri döken işçileri kendi işçisi gibi görmeyen, şirketin işçilerine müdahale edemeyeceğini söyleyen bir anlayış söz konusudur. Oysa yaklaşımın işçiyi sahiplenen, savunan bir şekilde kurulması gerekirdi. İşverenden yana ya da tarafsız görünen yaklaşımlar yerine işçiden yana olunmalıydı. Asıl yanında durulması gerekenler ihalelerden zenginleşen patronlar değil, hastalara ve personele sağlıklı bir şekilde yemek ulaştırmaya çalışan işçiler olmalıydı. İhaleler nedeniyle kurulan ilişkiler, bugün var yarın yok şirketler yerine yıllardır aynı hastanede alın teri döken işçiler kollanmalıydı. Ne yazık ki şu anki yaklaşım bundan çok uzaktır. Sorumlu, nüfuzlu, görüşmek için randevu alınması gereken, kelli felli yetkililer konu işçilerin sorunlarını çözmek olduğunda yetkisiz kalmıştır. Devletin bir şirket karşısında düşürüldüğü bu durum kabul edilemez. Kamu otoritesini ayaklar altına alan kimse sorumlusu bulunmalıdır. Ya yetkisiz görevliler görevlerinden alınsın ya da şirketin elinden yetkileri alınarak taşeron sistemi kaldırılsın. BİR AN ÖNCE BU KEYFİ SİSTEME, BU KÖLELİK SİSTEMİNE SON VERİLSİN.

“Hakkımızı alana kadar mücadelemize devam edeceğiz!

Birilerinin bizden rahatsızlık duyduğunu, kuyruğumuzu kıstırıp bir kenara çekilmemizi istediğini biliyoruz. Ama yağma yok! Keyfiliğe, hukuksuzluğa, haksızlığa, yok sayılmaya, sendika düşmanlığına izin vermeyeceğiz! Taşeron sisteminde olup bitenleri anlatmaktan, bu sistemin ortadan kaldırılması için verdiğimiz mücadelen vaz geçmeyeceğiz! Ekmeğimizle tehdit edilmekten bıktık. Bizi ekmeğimizle hizaya getirmeye çalışanlara kul olmayacağız. Hakkımızı alana kadar mücadelemize devam edeceğiz! Bu açıklamaları işten çıkarmaların olduğu diğer hastaneler önünde de devam ettirecek, kamuoyu oluşturacak, sesimizi yükselteceğiz. 

Bizlere destek olmak için burada bulunan başta mesai arkadaşlarımız olan doktorlar, güvenlikler, hemşireler, temizlik personelleri kısacası tüm memur ve işçi dostlara, tüm emekçilere, tüm emek dostlarına teşekkür ederiz. Sizlerin desteği bizler için çok kıymetli, yanımızda olup bu dayanışmayı oluşturduğunuz için hepiniz sağ olun. Bu hareketinizin duyarsız kalan, sesini çıkaramayan herkese örnek olmasını dileriz."

“İş barışının yeniden sağlanarak atılan işçilerin iş başı yaptırılması gerekiyor”

Açıklamaya destek veren sivil toplum kuruluşları da çıkarılan işçileri yanında olduklarını belirten konuşmalarla destek mesajlarını paylaştılar. TTB adına Çağla Seven bir açıklama yaptı.

Seven yaptığı açıklamasında şunları söyledi:

"Taşeron garabeti sağlık hizmetlerinde bir an önce sona ermelidir. Taşeron işçiler daimî işçilerdir. Mahkeme kararlarında Asıl işverenin Sağlık Bakanlığı olduğu görülmektedir. Kimse sorumluluğu başkasına yıkmaya çalışmamalı. Sağlık hizmeti ekip işidir. Taşeron işçilerin kadroya alınması gerekiyor, taşeron sistemi sağlık hizmetleri için risk oluşturuyor. Sürecin takipçisiyiz, iş barışının yeniden sağlanarak atılan işçilerin iş başı yaptırılması gerekiyor."

Yapılan açıklamaların ardından tüm işçiler sessizce dağıldı.

Basın Bürosu
Yayımlanma Tarihi: 17 Mart 2023 Cuma