İstihdamın sigortası: Mesleki eğitim

İstihdamın sigortası: Mesleki eğitim

Ulusal büyüme ve kalkınma stratejilerimizde başarılı olmak için mesleki eğitim-istihdam ilişkini güçlendirmeliyiz. Üretme heyecanını gençlerde oluşturabilirsek, diğer ülkeleri şaşırtan geçmişteki başarı.

Erol DEMİR (Elektronik Uzman Öğretmen-İşletme Sosyal Bilim Uzmanı-Bakırköy İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü)
İşsizlik oranlarının artışına bakıp ülkede ekonominin kötüye gittiğini, gazetelerin sarı sayfa ilanlarında eleman arayanlar ile İŞKUR kayıtları ve genel ilanlara bakıp üretim/imalat/hizmet sektörlerindeki eleman talepleriyle de halen çarkların döndüğü, ancak eğitim-istihdam ilişkisinde bazı sorunlarımız olduğu söylenebilir. Ulusal büyüme ve kalkınma stratejilerimizde başarılı olmak için mesleki eğitim-istihdam ilişkini güçlendirmeliyiz. İŞKUR’un resmi web sitesinde; ülkemizde halen 2 milyon 496 bin kayıtlı işsizin bulunduğu, son bir yılda 215 bin kişinin işe yerleştirildiği, bunun yanında açık iş ilanı sayısının 73 bin 174 olduğunu görüp, diğer yandan işsizlik oranının yüzde 11,8’e artışıyla birlikte değerlendirirsek, bu çelişkiyi, işi ve imkânlarını beğenmemezlik, işin bulunduğu yerden uzak olmak, becerilerin uyumsuzluğu, mesleki eğitimin iş hayatının beklentilerini karşılayamadığı gibi çeşitli yorumlarda bulunulabilir. 2,5 milyon kayıtlı işsiz içinden aranan 73 bin kişinin çıkmaması üzerinde eminim ilgililer çaba sarf ediyordur.

Arz-talep dengesi planlamasında aksaklıkları gidermeliyiz
İşgücü piyasasının nitelik ve nicelik boyutlarıyla arz-talep dengesi planlamasında aksaklıkları tespit ederek bir an önce gidermeliyiz. Açık iş ilanlarının açılımına bakıp belli sayının üstünde olanların bazılarını sıralarsak; 18 bin 300 beden işçisi (temizlik/inşaat/genel), bin 423 garson/servis elemanı, bin 548 büro memuru, bin 500 elektrik elektronik elemanı, bin 300 kaynakçı, 3 bin 100 güvenlikçi, bin 115 kasiyer, bin 10 konfeksiyon işçisi, 2 bin 234 dikiş makinacı, 3 bin 845 satış danışmanı, bin 228 çağrı merkezi elemanı, bin 268 ön muhasebe, 941 reyon görevlisi, 950 CNC operatörü, 421 aşçı, 503 aşçı yardımcı, 175 elektrik mühendisi, 117 jeoloji mühendisi vd… Söz konusu rakamlar, çeşitli meslek ve niteliklerde hiç de azımsanmayacak kadar eleman ihtiyacı bulunduğunu göstermektedir. Bunun yanında, kamu kurumlarının da yoğun eleman alımları yapması beklenmektedir. Ülkemizde yeterli sayıda yetişmiş nitelikli eleman yok mu? Geleceğe yönelik yapılan projeksiyonları işgücü ile ilgili sağlıklı veriler ışığında yeniden gözden geçirmeliyiz.

Kurumlar birlikte gayretle çalışıyor ancak…
Eleman arayan ile iş arayanı buluşturmadan sorumlu İŞKUR gayretle çalışmaktadır. Mesleki eğitimden sorumlu Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı örgün ve yaygın mesleki eğitimi üstlenmiş bu konuda resmi görevi olan meslek liselerimizden ciddi miktarda öğrenci de mezun olmaktadır. Son yıllarda eğitime bütçeden en fazla pay ayrılmaktadır. İstatistiklere göre, mesleki eğitimde öğrenim gören öğrenci sayısının ortaöğretim içerisindeki oranı yüzde 50’yi aştı. Peki mezunlar nerede? Neden halen sektörün nitelikli eleman ihtiyacı karşılanamıyor? Projeler; belli bir konuda, belli bir zaman diliminde, belli sayıda kişiye yönelik yapılan çalışmalardır. UMEM projesi de, 23 Haziran 2010 tarihinde büyük vaat ve umutlarla hayata geçirildi. Çalışma ve Milli Eğitim Bakanlığı ile iş hayatını temsil edenler el ele verdiler. İşletmelere gidildi ve soruldu: “Ne kadar ve hangi mesleklerde eleman ihtiyacınız var?” 100’ün üzerinde meslek lisesi seçildi ve son teknolojiyle donatıldı. Meslek öğretmenleri, sektör ve üniversitede hizmetiçi eğitime alındı. İŞKUR tarafından kursiyerler daha meslek kurslarına başlamadan firmalarla buluşturulup eşleştirildi. Nitelikli eğitimcilerle güncellenen atölyelerde mesleki eğitimlere başlandı. Günlük cep harçlığı verilerek eğitimi tamamlayanlar işe başlatıldı. Teori olarak dört dörtlük bir projeydi. Her yıl 200 bin, beş yılın sonunda 1 milyon insan eğitilerek iş hayatına kazandırılacaktı. Her işletme bir eleman istihdam ederek işsizlikle büyük oranda baş edilecekti. Planlandığı ve beklendiği gibi yürümeyen projede, daha sonra İŞKUR’un zaten yaptığı çeşitli faaliyetler ilave yapılarak mesafe alınmaya çalışıldı. Böyle bir tecrübe ortadayken yeniden bu tarz söylemin tek başına sorunu çözmeye yetmeyeceğini düşünüyorum. Onlarca projede; insan hareketliliği, bilgi transferi ve eğitim gezileriyle tecrübe paylaşımlarının beklendiği kadar hayata geçmiş somut çıktıları olmadığı söylenebilir.

Çok iyi sorgulamak gerekiyor!
TOBB yetkilisi yaptığı açıklamada; 1,5 milyon üyenin 700 bininde 10 kişiden az eleman çalışmakta olduğunu ve +1 eleman alma güçleri olmadığını belirtti. İŞKUR destek ve teşvikleri artarak devam ediyor. KOBİ’lere işlerini geliştirmeleri için bir miktar faizsiz kredi de veriliyor. Mesleki eğitim almış, genç, kadın, engelli istihdam eden hatta yeni mezun üniversiteli istihdamında bir yıl maaşın yüzde 50’si, ikinci yıl yüzde 25’i devletten, yemek ve yol vergiden düşülebilecek, 42 aya kadar SGK işveren payı desteği, bir personel için yaklaşık 275 TL asgari ücret avantajıyla işbaşı eğitim programında yetiştirdiğin elemanı beğenirsen çalıştırmaya devam edebilirsin deniliyor. Daha ne kaldı? Herşey düşünülmüş. Halen kayıtsız ve yabancı eleman çalıştırmaya gerek var mı? Potansiyel işgücüne sahip vatandaşlarımıza sosyal devlet kapsamında yapılan desteklerin de gözden geçirilmesi gerekiyor. Diğer yandan, üniversite mezunu işsiz gençlerin yaklaşık yüzde 30’unun henüz iş aramadığı tespit edilmiştir. Halen var olan nitelikli eleman ihtiyacı karşılanamıyorken, yeni oluşturulan +1 eleman talebi nasıl karşılanacak, sadece destek ve teşviklerin açıklanması yeterli olacak mı? Biraz farklı bir öneri olarak, öncelikle kamudan 65 yaşından geriye doğru genç üniversiteli mezunların istihdamına kadro açmak amacıyla zorunlu emekliliğin de bir nebze fayda sağlayacağını düşünenlerdenim.

İşbaşında meslek öğretimine geçmezsek sorunu çözemeyiz
Herşey iyi güzel, meslek lisesinde üç yıl teori ve pratik eğitim alıp meslek diploması sahibi olan mezunlarımızla iş hayatını niye buluşturamıyoruz? Gençler neden halen üniversite kapısında yığılıyor? Bu ülkenin bu kadar üniversite mezununa ihtiyacı var mı? Biz meslek lisesi öğrencisini lise birinci sınıftan itibaren meslek seçtirip ilk yıl haftada bir gün, her yıl bir gün artırarak ve iş hayatına dâhil ederek işbaşında meslek öğretimine geçmezsek, bu buluşmayı son sınıfa bırakırsak, meslek sevgisini, üretmenin-kazanmanın-başarmanın hazzını gençlere tattırmazsak sorunu çözemeyiz. Öğrenci, mezun olmadan dört yıl staj yaptığı işyerinde başarılı olup kendisi kabul ettirenlerin bence iş aramak gibi bir sorunu olmayacaktır.

Bir dönem mesleki eğitimin önünde katsayı engeli sorunu var deniliyordu. Katsayı konusu çözüldü ama şikayetler devam etmektedir. Bu sorun meslek liselerinde okuyan akademik seviyesi belli düzeydeki yaklaşık yüzde 25 öğrencinin sorunuydu. Zirâ meslek liseleri üniversiteye öğrenci hazırlayan eğitim kurumları değildir. Sektöre nitelikli rekabet edebilir ürünleri üretecek meslek adamı yetiştirmek için açılan okullardır.

Sanayi 4.0 modelinin mucizevi bir çare olarak görülmesi çok yanlış
Bir de yeni moda bir Sanayi 4.0 konumuz var ki, tüm dertlerimizi çözecek zannediliyor. İmalat sektöründe elektronik, bilgisayar ve otomasyon teknolojisini kullanan belli ölçek ve sayıdaki sınırlı işletmemizin orta ve uzun vadede geçebileceği bu atılımla tüm sektör ve iş hayatının sorunları bitmeyecektir. Sanayi 4.0 modelinin mucizevi bir çare olarak görülmesi çok yanlıştır. Ülkemizdeki durumu eleştirirken, bu sorunla diğer ülkelerinde mücadele ettiğini unutmayalım. Sürekli proje ve kampanya yerine sağlıklı işleyen ilişkiye sağlayacak bir sistemi kurma yolunda somut adımlar atmak gerekiyor. Bu konuda çözümü sadece devletten beklememeliyiz. “Ben de varım” diyerek, istihdam seferberliğine desteğini açıklayan sektör ve holding temsilcilerini tebrik ediyorum. Taahhütler gerçekleştikçe diğerlerine örnek olması için istihdam sayılarını da açıklamaları faydalı olacaktır. Unutulmamalıdır ki; bu konuda mutlaka başarılı olmak zorundayız.

Gençlerde üretme heyecanını oluşturmalıyız
Politika üretme konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Çok orijinal fikirler çıkıyor ve projelendiriliyor. Ancak, teoride her güzel proje uygulamada başarılı olmuyor. Sonuca gitmek ve uygulamada bazı sorunlarımız var gibi. Herşeye rağmen 2023 hedeflerimiz var ve biz başarabiliriz. Enerji kaynağı olarak doğalgazımız ve petrolümüz olmayabilir. Ancak, bizim enerji dolu genç neslimiz var. Üretme heyecanını gençlerde oluşturabilirsek, diğer ülkeleri şaşırtan geçmişteki başarı hikâyelerini yeniden yazabiliriz. Geriye kalanı; mesleki eğitim sistemimizi uygulamaya dayalı olarak iş hayatıyla entegre ederek, yeniden yapılandırmak ve çok çalışmaktır.

Kaynak: MakinaMagazin
Yayımlanma Tarihi: 16 Ağustos 2017 Çarşamba